KÜLTÜR
ŞÖLENİ
Günlerdir afişinin asılmadığı duvar, yapıştırılmadığı
mekan kalmayan; hatta kaldırımların üzerinde bile gördüğüm “Kültür Şöleni” afişlerini merak ederken, dün elime geçen broşürü
ile de ayrıntılarına mazhar oldum. Tam ayrıntılarını öğrendim derken de konuyla
ilgili olarak yapılan basın toplantısı haberlerini gördüm. TÜRKÇEDER ve İzmir Kültürlerarası
Diyalog Merkezi (İZDİM) tarafından organize edilen “Kültür Şöleni”nin bu yıl oldukça coşkulu ve geniş katılımlı
gerçekleşeceği yönünde bir beklenti var. Bunu gerek yapılan yoğun tanıtım
çalışmaları gerekse dün düzenlenen basın toplantısındaki ifadelerden anlamak
mümkün.
Organizasyonun dikkat çekici yanı ise 11’ncisi
düzenlenen “Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Kültür Şöleni”nin bu yıl ilk kez
İzmir’de gerçekleştiriliyor olması. Bu organizasyon genel olarak Türkçe
Olimpiyatları’nın küçük bir provası şeklinde daha önce 10 kez İstanbul ve
Ankara’da yapılmış; bu yıl ise Expo 2020 adaylığımız dolayısıyla da İzmir’de
yapılmasına karar verilmiş. Tema olarak da “Evrensel
Barışa Doğru” söylemi seçilmiş. Düzenleme komitesinde çok sevdiğimiz,
değerli büyüğümüz Sayın Işılay Saygın’ın ismini görünce organizasyonun İzmir temelinin
ne denli sağlam bir zemine oturtulduğunu da görmek mümkün.
Düzenlendiği ilk yıl 17 ülkenin katıldığı
organizasyona bu yıl 140 ülkenin ve ikibinin üzerinde katılımın olması, bu
konudaki “iletişim”in başarısının ve
nereden nereye geldiğinin önemli bir göstergesi olsa gerek. Kültürpark alanında
gerçekleştirilecek olan bu yılki şölende; katılan ülkeler bir anlamda panayır
bir anlamda da kültürlerarası bir alışveriş fuarı havasında ülkemizi ve İzmirimizi
yakından tanıma, ülkelerini ve kültürlerini de bize tanıtma olanağı bulacaklar. Organizasyonun merkezinde kültürümüz
ve evrensel bir dil olan güzel “Türkçemiz”in
yer alıyor olması da ayrıca dikkat çekici.
Hiç kuşku yok müthiş bir organizasyon
olacak. Türkçe Olimpiyatları, geleneksel
hale gelen birçok uluslararası organizasyon gibi başarısıyla dikkat çekiyor. Diğerlerinden
farkları; kararlı, dinamik, öngörülü, işine ve markasına inancı-güveni yüksek, organizasyon
kabiliyeti tartışmasız güçlü bir takım tarafından yürütülüyor olması.
Organizasyona destek veren kuruluşlardan hiç söz etmiyorum. Zaten böylesine
organizasyonların başarısında; güçlü bir takımın varoluşu kadar destek veren
sponsorların da katkısı var.
Ayrıca sahada çalışan müthiş gönüllüleri de “es” geçmemek lazım. İşyeri komşumuz
olan bir dostum ki o işyerinin sahibidir, bir de baktım dün afiş asıyor duvara,
boş bir işyerinin vitrinine… Yanına yaklaşıyorum, “kolay gele” diyorum… “Sağol”
dedikten ve organizasyonla ilgili özet, benim anlayacağım şekilde net bilgileri
bir çırpıda aktardıktan sonra, “açılış
günü ve organizasyon boyunca öyle bir kalabalık hedefliyoruz ki ‘trafik
kilitlenmeli’, İzmir değil, Türkiye bu organizasyonu konuşmalı” diye de
ekliyor.
Eee, ne diyelim; “marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir”
Bu müthiş organizasyondan ders alması
gerekenler de üzerlerine düşen dersi umarım alırlar da; daha profesyonel
yaklaşırlar yaptıkları “event”lere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder