13 Mayıs 2013 Pazartesi

ANNELER GÜNÜ'NÜN ARDINDAN

ANNELER GÜNÜ'NÜN ARDINDAN

Hani derler ya "acısıyla tatlısıyla bir Anneler Günü'nü daha geride bıraktık". Aynen öyle oldu. Öncesinde, gününde ve sonrasında onca şeyi ne kadar süratle belki de birçoğunu üzülerek söyleyeyim, ne yazık ki "magazin" ayarında yaşayıverdik.

Daha acısı sımsıcak; sayısı "nedendir bilinmez" ancak kesin olarak açıklanmayan, bir dünya insanın öldüğü ve birçoğunun da ağır yaralandığı Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki menfur saldırı. O saldırıda yaşamlarını yitiren onlarca anne, anne adayı... Genci yaşlısı, zengini fakiri tarumar olmuş kısacası bir anda cehenneme dönmüş sokaklar...Açıklamalar, açıklamalar... Oluveren facia, bir anda yakalanıveren failler. Hollywood filmlerini aratmayacak hızda, Kurtlar Vadisi kıvamında... Terör uzmanı değilim; bir vatandaş olarak baktığımda inanın bu denli hızlı yaşanıveren olaylar, gelişmeler ve olayın faillerinin yakalanmaları v.s. karşısında nutkum tutuluyor; şaşkınlık içinde olup biteni izliyorum... Bir kez daha bu korkunç saldırıyı gerçekleştirenleri lanetliyor, ölen vatandaşlarımıza Tanrı'dan rahmet, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.

Asıl "Anneler Günü" macerama gelelim. Eşimin, evimizin "Biricik Annesi"nin "Anneler Günü"nde çalışacağını günler öncesinden biliyorduk. Prensesim ve ben... Minik bebeğimiz ise sıradan bir çalışma günü kıvamında hissedecekti muhtemelen gün boyu olup bitecekleri. O gün geldi çattı. 12 Mayıs Pazar. Bugün 10 aylık minik Mehmet Kutay ve 10 yaşındaki prensesim Cemresu'ya ben bakacağım. Geçen haftaya kadar "hallederim, ne olacak" modunda ben, o gün gelip çattığında büyük bir heyecanla sarıldım "kutsal görevime".

Liste aslında çok kısa gibi görünüyordu. Ancak yapmam gerekenleri sırayla uygulamaya koyduğumda liste sanki metrelerce uzuyordu... Aslında minik Kutay her bir hazırlık aşamasında uyuyor olsa sorun olmayacak :) Kahvaltı hazırlığı, bezinin kontrolü -Allah'tan Annemiz sabah ilk kontrolü yapmıştı-, ıhlamuru, maması, çorbası, v.s.

İtiraf edeyim gerçekten alışık olmadığım için biraz zorlandım. Bir daha "Annemiz" çalışırsa bakabilir miyim bebişe... bakarım bakarım çünkü antremanlıyım artık...

Gelelim kıssadan hisseye... "Anne" olmak zor zanaatmiş kardeşim, o kesin... Hem "Anne" olacaksın hem de çalışacaksın; çamaşırı, ütüsü, v.s. evi çekip çevireceksin. Ben ne çamaşır yıkadım, ne ütü yaptım; temizlik de yapmadım.  Zor, gerçekten zormuş. Gerçi insan için "bulunduğu ortam ve koşullara en hızlı ayak uydurabilen varlık" diyenler de var.

Lakin diyorum ki Allah "Annemiz'i" başımızdan eksik etmesin; "Anneler Günün Kutlu Olsun, evimizin en büyük emekçisi, seni çok seviyoruz :)"

Tabi "Anneler Günü"nün akşam programı da vardı. Bütün kardeşler, eşlerimiz, çoluk çocuk "varlığımızı borçlu olduğumuz, büyük emekçi Anneciğim" de toplandık. Geleneksel "Anneler Günü" yemeğinde bir kez daha hep birlikte olmanın mutluluğu ve huzuru ile Yaradan'a şükrettik...

Bu yılki "Anneler Günü" özelinde beni en çok etkileyense hepimizin özel günlerinde bir şiir ve resimle bizleri ödüllendiren Sevgili Kızım Cemresu'nun yeni "Anneler günü şiiri ve Annesi'ne özel resim" sürprizleriydi. "Güzel Annesi" ve ben "Prensesimiz"le bir kez daha gurur duyduk. (Resimde gördüğünüz kolye kızımın Anneler Günü hediyesi olarak "Anneciği"ne armağan ettiği kolyedir)


Gülkadın Annem'in evinde gece izlediğimiz Fenerbahçe-Galatasaray maçı ve sonrasında yaşananlarla ilgili birşey yazmayacağım. Kentimizin değerli kulübü Göztepemiz'in PTT 1.Lig'e veda etmesine üzüntümden de söz etmeyeceğim uzun uzadıya ve ardından yaşanan üzücü olaylara... Bugün o kadar çok yazıldı ve çizildi ki. Lakin bir kez daha anladım "biz ne eğlenmeyi ne de üzülmeyi biliyoruz" Üstüne üstlük bu sabah haberlerinde İstanbul'da bir taraftarın öldürüldüğünü de duyunca bir kez daha "pes" dedim. "Eğlenmeyi bilmiyoruz, üzülmeyi bilmiyoruz"

Ya da şöyle söyleyebiliriz:

"Biz; sevmeyi, saygı duymayı, hoşgörüyü, başkasının başarısı ile mutlu olmayı, üzüntüsü ile hüzünlenmeyi bilmiyoruz..."

Son söz olarak diyebilirim ki gelin "sevmeye, saygı duymaya, hoşgörülü olmaya, başkasının başarısı ile mutlu olmaya ve gerektiğinde üzüntüsü ile hüzünlenmeye" en yakınımızdan başlayalım. Misal her günü; "Anneler Günü" gibi "sevgiyle, şefkatle, özlemle, şükranla ve yepyeni bir umutla" yaşayalım.

Nefes aldığımız her ana şükrederek, nefes alan her canlıya saygı duyarak...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder