TANSAŞIMA DOKUNMA!
Aynen
böyle haykırasım geliyor. Yanı başımızdaki Tansaş’ın içinde ve dışındaki
hummalı çalışmaları görünce, “Tansaşıma
dokunma” diye avazım çıktığınca bağırmak istiyorum.
Nedenini
birazdan paylaşacağım...
Yaşanmaya
devam eden ve bugüne kadar gözyaşlarımızla geride bıraktığımız onca olup
bitene; her yeni gün yüreklerimizi ağzımıza getiren ve bitmesi için dualar
ettiğimiz baş belası terör olaylarından Ege’yi taşsız mezara dönüştüren,
insanlığın -mış gibi yaparak uzaktan izlediği yürek sızısı mültecilere, Dolar
ve Euro’nun önlenemeyen yükselişinden işsizlik, enflasyon ve zamlara...
İşte
bu hengamenin içinde gözlerimizin önünde eriyip giden bir İzmir markası var: “TANSAŞ”
Profesyonel
çalışma hayatıma “Tansaş”ta
başladım. Sanırım yazıma bu duygusallık damgasını vuracak... Çocukluğumdan
itibaren, hatırlarsınız belki baraka görünümlü satış yerlerinden otobüs
mağazalara, küçük ölçekli mağazalardan alışveriş merkezi tanımlamasına kadar
Tansaş’ı yaşamış, hep oradan alışveriş yapmış, ekmeğini yemiş; bu vesileyle de
görece İzmir’e hizmet etmiş bir kardeşinizim.
Üniversite
yıllarımda Tansaş’ın “Basın ve Halkla
İlişkiler Koordinatörlüğü”nde, İzmir’in başarılı ve saygın gazetecilerinden Sevgili Işık Teoman’ın yanında iş başı
yaparak daha yakından tanıma fırsatım oldu kurumu. İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin bir kuruluşu olarak, kent içindeki onlarca mağazası ve Ege’deki o
gün için sayılı mağazası ile “kaliteli,
güvenli; sağlıklı, hesaplı” alışverişin adresiydi. Tansaş markalı ürünleri,
Tanet’i vardı sonra. Güvenerek, gözü kapalı alırdınız Tansaş’tan; eti, sütü,
yumurtayı...
Sayın İrfan Akça, Merhum
Ahmet Piriştina, Sayın Coşkun Süer, Sayın Bülent Sezen, Sayın Tanfer Özkanlı ve
Sayın Servet Topaloğlu benim gördüğüm, çalıştığım yıllarda genel
müdürlerimiz oldular sırasıyla. Belki adlarını anımsayamadığım daha onlarca
yönetici ve Tansaşlı... Başarılarını tartışamam. Emek vermiş tüm Tansaşlılar
gibi; “olmasalardı Tansaş da olmazdı”
diyelim...
Sonra
Sayın İklil Ulueren ve Sayın Bora Tanrıkulu gibi önemli
insanlarla tanışma ve çalışma olanağı buldum. Mesleki anlamda çok şey öğrendim
kendilerinden; bir kez daha Tansaşlı tüm yöneticilerime, mesleğinin erbabı tüm
dost ve arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum bu vesileyle.
Tansaşlı
yıllarımda evlendim; ilk evimin sahibi oldum. Otomobilim oldu. Çalışanın
hakkını veren bir kurumdu o yıllarda da kim inkar edebilir ki?.. Mutluluk ve
huzurumuzun, ekmeğimizin vesilesi oldu...
*****
1973’ten
bu yana hizmet veriyordu; köklüydü, güçlüydü, İzmir’indi, İzmirlilindi; İzmir,
İzmirli sonuna kadar sahiplenirdi Tansaşına.
1986
Yılında şirketleşme ile birlikte hizmet ağı genişlemeye başladı. O kadar hızlı
büyüyor, halktan o kadar çok tasvip görüyordu ki tam 10 yıl sonra hisselerini
halka arz ederek, yeni bir büyüme için kaynak yaratmayı başarıyordu.
Çalıştığım
yıllarda; Ege’nin neredeyse tüm illerinde, Istanbul, Ankara ve hatta Çorum’da
bile Tansaş açılmıştı. Bu kentlerde Tansaş adeta özlemle beklenen, aileden biri
gibi karşılanan, tarifsiz değerle itibar gören, müthiş bir markaydı. İnanın o kentten diğerine, bayram sevinciyle;
bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile koşardık. Öyle ya “Tansaş’ta çalışmak kadar, vatandaşlar için de Tansaş’tan alışveriş bir
ayrıcalık” tı...
Hiçbir
açılışı unutmam, unutamam da; bir Denizli Tansaş açılışımız vardı. Dillere
destan... Açılışın ardından sabaha kadar sürmüştü alışveriş; kapatamamıştık
mağazayı, halk akın akın mağazaya geliyordu, sabaha kadar anons yapmıştım
mağaza içinde...
Üstelik,
o yıllarda da bugün olduğu gibi “kimse kolay kazanmıyordu”...
Az
öder, çok satın alırdınız Tansaşlardan... “Hesaplı
alışverişin adresiydi”...
Gücünü
İzmir’den alan, marka değeri yüksek bir yapısala kavuştu kısa zamanda Tansaş...
Büyüdü,
büyüdü. Yerel Tansaş önce Ege’ye, ardından Türkiye’nin birçok yerine açılmaya
başladı. Doğuş Gurubu bünyesine kattı yapıyı önce. Ardından Migros’a satıldı...
BC Partners; sonra Anadolu Grubu’na satıldı... İçinde Migros ve Tansaş’ın da
olduğu birkaç marka ile birlikte 800 milyon Dolar’a satışı tamamlandı...
TANSAŞ DÖNÜŞÜYOR MU?
Şirket
yönetiminin aldığı bir kararla; gücünü İzmir’den alan, ulusal hatta
uluslararası bir marka olmayı başarmış Tansaş; Ege dışındaki tüm illerden
çekilmeye başladı. Çekilme deyince, yanlış anlamayın. Yerlerini kardeş markası “Migros” a bırakarak çekildi diyelim.
Sosyal
medyadan da takip ettiğim ve halen Tansaş-Migros bünyesinde çalışmaya devam
eden arkadaşlarımdan aldığım izlenim “hızlı
bir değişim”, hatta bazılarının değerlendirmesiyle “dönüşüm” şeklindeydi.
Evet,
“Tansaş”lar “Migros”lara dönüşüyordu...
İZMİR’İN TANSAŞLARI
Çok
yakınımdaki bir Tansaş, Migros olasıya; yine yakınımdaki bir Tansaş’ın da
tedrici olarak Migros’a “dönüşmeye”
başlamasıyla dikkat kesildim. Kasalarda müşteriler kasiyerlere merakla
soruyordu “Neler oluyor?” Yanıtlar
“Migros oluyoruz” “Bundan sonra Migros olarak devam edeceğiz” “Çok yakında tüm
Tansaşlar Migros olacak”...
Hatta
bir çalışandan “Migros’un İzmir
Büyükşehir Belediyesi ile anlaştığını, Tansaş markasını belediyeye geri
vereceklerini, bir de eski müdürlerden birkaçı ile Tansaş’ın yeniden İBB çatısı
altında canlandırılacağını” söylediğini bile duydum. Doğrudur, yanlıştır; bilemem.
Adı
ne olursa olsun, ister değişim, ister dönüşüm; Tansaşlar birer birer Migros
oluyor. “Ticaret bu kardeşim, sana ne.
Gelişen ekonomi; sahibi olan kurumun
kararlarından sana ne, bak işine. Öyle uygun görmüşler...” diyenler de
çıkabilir.
Benim
gerçeğim şu “İzmir zaten markası az bir
kent. Tansaş da o markalardan biri ve belki de en önemlilerinden. Tansaş, uzun
yıllar okulu olmayan perakende sektörüne sayısız yönetici, eleman ve kurumsal
bakış açısı kazandırmış önemli bir kurum.
Bu
dönüşüm ya da değişimin, uzun yıllara dayalı ’Migros-Tansaş’ birlikteliğinden
dolayı fiziki olduğu da söylenebilir, kim bilir? O zaman da Tansaş’ta
çalışanlar zaten Migros kültürü ile dönüşümlerini tamamladılar, ha Tansaş çatısı
ha Migros da diyebilirler. Öyle diyenlere de, “peki o zaman neden Tansaş çatısı altında birleşmiyorlar” diye
sorabilir miyim?..
BENİM İÇİN TANSAŞ
İZMİRDİR
İzmir
dışında uzun süreli seyahatteysem, eğer İzmir’i özlediysem ve gittiğim şehirde
Tansaş varsa; oraya gider, içinde dolaşır, bu özlemimi giderirdim. Benzer bir
duygusal bağ olmasa da, birçok İzmirlide de bende olduğu gibi Tansaş’ın özel yeri
vardır.
Duygusallığım
bundandır. Belki çok yakında bir tane
bile Tansaş kalmayacak... Tansaş’ın benim hayatımda önemli ve çok özel bir yeri
vardır ve olmaya devam edecek. Çünkü orada hatıralarım var. Ondandır ki “orada arkadaşlarım var, oradan ekmek
yiyorlar deyip, hala keyifle alışverişe devam ederim”
Yazıma
son vermeden önce şunu söylemek isterim; uzun süre Tansaş’ta birlikte
çalıştığım Metin Yazarı Sevgili Cem Müftüoğlu’ndan esinlenerek ve kulaklarını
çınlatarak
“Büyük kentler, içinde
barındırdıkları yapıtlar kadar, gücünü o kentin değerlerinden alan büyük
kuruluşları ile de anılırlar”
Onun içindir ki Tansaş
İzmirle anılır, İzmir Tansaş ile; Tansaş İzmirindir, İzmirlinindir, İzmir
elçisidir, İzmir için önemlidir...
Madem
ki İzmir’e geri dönmüştür, kaybolmadan gereği neyse yapılmalıdır. Malum; kolay “marka” olunmuyor.
'Üstelemek
başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız,
birilerini uyandıracağınızdan emin olabilirsiniz.'
Henry Wadsworth Longfellow
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder