22 Eylül 2015 Salı

TANSAŞIMA DOKUNMA!

Aynen böyle haykırasım geliyor. Yanı başımızdaki Tansaş’ın içinde ve dışındaki hummalı çalışmaları görünce, “Tansaşıma dokunma” diye avazım çıktığınca bağırmak istiyorum.

Nedenini birazdan paylaşacağım...

Yaşanmaya devam eden ve bugüne kadar gözyaşlarımızla geride bıraktığımız onca olup bitene; her yeni gün yüreklerimizi ağzımıza getiren ve bitmesi için dualar ettiğimiz baş belası terör olaylarından Ege’yi taşsız mezara dönüştüren, insanlığın -mış gibi yaparak uzaktan izlediği yürek sızısı mültecilere, Dolar ve Euro’nun önlenemeyen yükselişinden işsizlik, enflasyon ve zamlara...

İşte bu hengamenin içinde gözlerimizin önünde eriyip giden bir İzmir markası var: “TANSAŞ”

Profesyonel çalışma hayatıma “Tansaş”ta başladım. Sanırım yazıma bu duygusallık damgasını vuracak... Çocukluğumdan itibaren, hatırlarsınız belki baraka görünümlü satış yerlerinden otobüs mağazalara, küçük ölçekli mağazalardan alışveriş merkezi tanımlamasına kadar Tansaş’ı yaşamış, hep oradan alışveriş yapmış, ekmeğini yemiş; bu vesileyle de görece İzmir’e hizmet etmiş bir kardeşinizim.

Üniversite yıllarımda Tansaş’ın “Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü”nde, İzmir’in başarılı ve saygın gazetecilerinden Sevgili Işık Teoman’ın yanında iş başı yaparak daha yakından tanıma fırsatım oldu kurumu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir kuruluşu olarak, kent içindeki onlarca mağazası ve Ege’deki o gün için sayılı mağazası ile “kaliteli, güvenli; sağlıklı, hesaplı” alışverişin adresiydi. Tansaş markalı ürünleri, Tanet’i vardı sonra. Güvenerek, gözü kapalı alırdınız Tansaş’tan; eti, sütü, yumurtayı...

Sayın İrfan Akça, Merhum Ahmet Piriştina, Sayın Coşkun Süer, Sayın Bülent Sezen, Sayın Tanfer Özkanlı ve Sayın Servet Topaloğlu benim gördüğüm, çalıştığım yıllarda genel müdürlerimiz oldular sırasıyla. Belki adlarını anımsayamadığım daha onlarca yönetici ve Tansaşlı... Başarılarını tartışamam. Emek vermiş tüm Tansaşlılar gibi; “olmasalardı Tansaş da olmazdı” diyelim...

Sonra Sayın İklil Ulueren ve Sayın Bora Tanrıkulu gibi önemli insanlarla tanışma ve çalışma olanağı buldum. Mesleki anlamda çok şey öğrendim kendilerinden; bir kez daha Tansaşlı tüm yöneticilerime, mesleğinin erbabı tüm dost ve arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum bu vesileyle.
Tansaşlı yıllarımda evlendim; ilk evimin sahibi oldum. Otomobilim oldu. Çalışanın hakkını veren bir kurumdu o yıllarda da kim inkar edebilir ki?.. Mutluluk ve huzurumuzun, ekmeğimizin vesilesi oldu...

*****

1973’ten bu yana hizmet veriyordu; köklüydü, güçlüydü, İzmir’indi, İzmirlilindi; İzmir, İzmirli sonuna kadar sahiplenirdi Tansaşına.

1986 Yılında şirketleşme ile birlikte hizmet ağı genişlemeye başladı. O kadar hızlı büyüyor, halktan o kadar çok tasvip görüyordu ki tam 10 yıl sonra hisselerini halka arz ederek, yeni bir büyüme için kaynak yaratmayı başarıyordu.

Çalıştığım yıllarda; Ege’nin neredeyse tüm illerinde, Istanbul, Ankara ve hatta Çorum’da bile Tansaş açılmıştı. Bu kentlerde Tansaş adeta özlemle beklenen, aileden biri gibi karşılanan, tarifsiz değerle itibar gören, müthiş bir markaydı.  İnanın o kentten diğerine, bayram sevinciyle; bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile koşardık. Öyle ya “Tansaş’ta çalışmak kadar, vatandaşlar için de Tansaş’tan alışveriş bir ayrıcalık” tı...

Hiçbir açılışı unutmam, unutamam da; bir Denizli Tansaş açılışımız vardı. Dillere destan... Açılışın ardından sabaha kadar sürmüştü alışveriş; kapatamamıştık mağazayı, halk akın akın mağazaya geliyordu, sabaha kadar anons yapmıştım mağaza içinde...

Üstelik, o yıllarda da bugün olduğu gibi  “kimse kolay kazanmıyordu”...

Az öder, çok satın alırdınız Tansaşlardan... “Hesaplı alışverişin adresiydi”...

Gücünü İzmir’den alan, marka değeri yüksek bir yapısala kavuştu kısa zamanda Tansaş...

Büyüdü, büyüdü. Yerel Tansaş önce Ege’ye, ardından Türkiye’nin birçok yerine açılmaya başladı. Doğuş Gurubu bünyesine kattı yapıyı önce. Ardından Migros’a satıldı... BC Partners; sonra Anadolu Grubu’na satıldı... İçinde Migros ve Tansaş’ın da olduğu birkaç marka ile birlikte 800 milyon Dolar’a satışı tamamlandı...


TANSAŞ DÖNÜŞÜYOR MU?

Şirket yönetiminin aldığı bir kararla; gücünü İzmir’den alan, ulusal hatta uluslararası bir marka olmayı başarmış Tansaş; Ege dışındaki tüm illerden çekilmeye başladı. Çekilme deyince, yanlış anlamayın. Yerlerini kardeş markası “Migros” a bırakarak çekildi diyelim.

Sosyal medyadan da takip ettiğim ve halen Tansaş-Migros bünyesinde çalışmaya devam eden arkadaşlarımdan aldığım izlenim “hızlı bir değişim”, hatta bazılarının değerlendirmesiyle “dönüşüm” şeklindeydi.

Evet, “Tansaş”lar “Migros”lara dönüşüyordu...

İZMİR’İN TANSAŞLARI

Çok yakınımdaki bir Tansaş, Migros olasıya; yine yakınımdaki bir Tansaş’ın da tedrici olarak Migros’a “dönüşmeye” başlamasıyla dikkat kesildim. Kasalarda müşteriler kasiyerlere merakla soruyordu “Neler oluyor?” Yanıtlar “Migros oluyoruz” “Bundan sonra Migros olarak devam edeceğiz” “Çok yakında tüm Tansaşlar Migros olacak”...

Hatta bir çalışandan “Migros’un İzmir Büyükşehir Belediyesi ile anlaştığını, Tansaş markasını belediyeye geri vereceklerini, bir de eski müdürlerden birkaçı ile Tansaş’ın yeniden İBB çatısı altında canlandırılacağını” söylediğini bile duydum.  Doğrudur, yanlıştır; bilemem.

Adı ne olursa olsun, ister değişim, ister dönüşüm; Tansaşlar birer birer Migros oluyor. “Ticaret bu kardeşim, sana ne. Gelişen ekonomi;  sahibi olan kurumun kararlarından sana ne, bak işine. Öyle uygun görmüşler...” diyenler de çıkabilir.

Benim gerçeğim şu “İzmir zaten markası az bir kent. Tansaş da o markalardan biri ve belki de en önemlilerinden. Tansaş, uzun yıllar okulu olmayan perakende sektörüne sayısız yönetici, eleman ve kurumsal bakış açısı kazandırmış önemli bir kurum. 

Bu dönüşüm ya da değişimin, uzun yıllara dayalı ’Migros-Tansaş’ birlikteliğinden dolayı fiziki olduğu da söylenebilir, kim bilir? O zaman da Tansaş’ta çalışanlar zaten Migros kültürü ile dönüşümlerini tamamladılar, ha Tansaş çatısı ha Migros da diyebilirler. Öyle diyenlere de, “peki o zaman neden Tansaş çatısı altında birleşmiyorlar” diye sorabilir miyim?..

BENİM İÇİN TANSAŞ İZMİRDİR

İzmir dışında uzun süreli seyahatteysem, eğer İzmir’i özlediysem ve gittiğim şehirde Tansaş varsa; oraya gider, içinde dolaşır, bu özlemimi giderirdim. Benzer bir duygusal bağ olmasa da, birçok İzmirlide de bende olduğu gibi Tansaş’ın özel yeri vardır.

Duygusallığım bundandır.  Belki çok yakında bir tane bile Tansaş kalmayacak... Tansaş’ın benim hayatımda önemli ve çok özel bir yeri vardır ve olmaya devam edecek. Çünkü orada hatıralarım var. Ondandır ki “orada arkadaşlarım var, oradan ekmek yiyorlar deyip, hala keyifle alışverişe devam ederim”

Yazıma son vermeden önce şunu söylemek isterim; uzun süre Tansaş’ta birlikte çalıştığım Metin Yazarı Sevgili Cem Müftüoğlu’ndan esinlenerek ve kulaklarını çınlatarak

“Büyük kentler, içinde barındırdıkları yapıtlar kadar, gücünü o kentin değerlerinden alan büyük kuruluşları ile de anılırlar”

Onun içindir ki Tansaş İzmirle anılır, İzmir Tansaş ile; Tansaş İzmirindir, İzmirlinindir, İzmir elçisidir, İzmir için önemlidir...

Madem ki İzmir’e geri dönmüştür, kaybolmadan gereği neyse yapılmalıdır. Malum; kolay “marka” olunmuyor.




'Üstelemek başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız, birilerini uyandıracağınızdan emin olabilirsiniz.'

Henry Wadsworth Longfellow

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder